Mersin’de keçisi düşen çoban, tarihi resimleri keşfetti

Mersin’in Erdemli ilçesine 20 kilometre uzaklıkta yer alan Arslanlı köyünde, hayvanlarını otlatan Osman Erdoğan, keçisi aşağı düşünce farklı bir keşfe imza attı.

Keçiyi aramak için mağara içine giren Erdoğan, boyalarla çizilmiş resimler buldu.

Emekli bir tarih öğretmeni olan Ahmet Refik Erdem ve beraberindeki ekip, resimleri yerinde görüp konu hakkında birçok araştırma yaptı.

İnsandan hayvana çeşitli figürler resmedildi

Erdem, Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi TDK Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof.Dr. Cengiz Alyılmaz’a durumu iletti.

Prof. Dr. Alyılmaz, yüzey araştırmasının ardından insandan, dağ keçisi ve ayıya kadar çeşitli hayvanların resmedildiğini net olarak görüldü.

Tasvirlerin milattan önceye ait olduğunu ancak kesin tarih için daha ayrıntılı bir çalışma yapılacağı kaydedildi.

“Türk milletinin buradaki kültürel envanteri”

Bölgedeki tasvirleri görüp belgelediğini aktaran TDK Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Türk milletinin buradaki kültürel envanteri olduğunu ve muhakkak suretle korunması gerektiğini söylüyorum. Burada boya ile yapılmış kaya üstü tasvirler görüyoruz. Güneş başlı insanlar, kamlar şamanları temsilen onları görüyoruz. Bunlar o dönemlerin halk önderleri, yaşadıkları toplumun bilgeleriydi. Doğa ile insanın birlikte yaşadıklarına, doğaya gösterilen saygının bir göstergesi olarak ritüel değerleri olan bazı hayvanların resmedildiğini görüyoruz. Asaleti, cesareti, kararlılığı sembolize eden tekeleri yani dağ keçilerini görüyoruz. Yine ayı tasviri var. Bu ayı tasviri çok önemli, ayı çok akıllı bir hayvan, gücü sembolize ediyor.


“Benzerleri Türk dünyasının farklı bölgelerinde var”

Genetik hafıza ile buraya ilk gelip yerleşen Türklerin burayı Tanrı’ya daha yakın gördüğü için tıpkı Asya coğrafyasındaki, Tanrı Dağları, Altay Dağları ve Sibirya’daki gibi buralara kaya üstü resimler işlediklerini görüyoruz. Buradakiler kök boya ile yapılmış kaya üstü tasvirler. Bunların benzerleri Türk dünyasının farklı bölgelerinde var.


“Her tarihi eser, her epigrafik belge bunlar bulundukları yerin tapu senetleridir”

Özellikle Doğu Türkistan’da Mongol Küre dediğimiz bölgedeki aynen böyle doğal mağara yapısı içerisinde bu tür yapılar var. Boya söz konusu olduğu için tarihlendirme mümkün. Milattan Önce olarak tarihlendirme mümkün. Biz şu an ciddi bir şekilde yüzey araştırması yaptık. Bunların tarihlendirilmesi çok daha profesyonelce çalışma gerektiriyor. Ben ekip arkadaşlarımla birlikte buraya her türlü izni de alıp bilimsel akademik belgelemesini hem de tarihlendirmeler konusunda çalışmalar yapacağım. Her tarihi eser, her epigrafik belge bunlar bulundukları yerin tapu senetleridir. Bunlar insanlık tarihinin en eski yazılı belgeleridir.”


Keçiyi ararken resimleri görmüş

Emekli tarih öğretmeni Ahmet Refik Erdem de, daha önce ziyaret ettiği bölgeyi muhtarla birlikte Prof. Dr. Alyılmaz’a göstererek bulunmasıyla ilgili bilgi verdi. Buranın bulunmasının tamamen tesadüf olduğuna değinen Erdem, “Keçi yukarıdan aşağı düşmüş. Bu köyden Osman Erdoğan isimli bir genç keçiyi ararken buradaki resimleri görmüş. O getirdi bizi buraya beraber gördük” ifadelerini kullandı.

Bugün tekrar bölgeye geldiklerini kaydeden Erdem, Prof. Dr. Alyılmaz’ın incelemesinden sonra tarihlendirmenin yapılacağı ve koruma altına alınması gerekeceğini söyledi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir