“Nisan yağmuru, Rûmî takvime göre Nisan ayında yağan yağmurlara verilen isimdir.
Milâdî 13 Nisan’da başlayıp 12 Mayıs’ta sona eren Nisan ayı halk arasında “yağmur ayı” veya “yağar ay” olarak nitelendirilir.
Günümüzde Orta Asya’da, İslam ve Balkan coğrafyalarında, Hızır ile İlyas peygamberlerin 6 Mayıs’ta (Rumî takvime göre 23 Nisan) buluştuğuna inanılmaktadır. “Hıdrellez” (Hızır-İlyas) ismi verilen bu günde yağan yağmura önem atfedilir. Bolluğun ve bereketin timsâli olan Hızır Peygamber’in evleri ziyâret edeceği inancıyla kaplara yağmur suyu doldurulması âdeti hâlâ yaşatılmaktadır. Yağmur çiğleriyle yoğurt yapma geleneği de devam etmektedir.”
Nisan yağmuru midyenin ağzına düşerse inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur. Nisan yağmuru zahmetlere rahmet, dertlere deva, hastalara şifadır.
Bu inanç, A. Süheyl Ünver’in eski kaynaklardan bulduğu iki şiir ile desteklenmektedir:
Evvelâ Nevruz’un yirmisi veli
Ertesi nisan gününün evveli
Yedisi içre yağan nisan-ı has
Ger sadef içre düşerse dürrü has
Geçe nisanın yirmi ikisi
Hızır İlyas günüdür bil ertesi
(Edirne Selîmiye Kütüphânesi, Bâdî Efendi Kitapları 386/5).
Hemen söz katre-i nisana benzer
Olur dil âsumânından çün nâzil
Sadef ağzına düşse dürr olur pâk
Dehân-ı mâr düşse zehr-i kâtil
(İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi,
A 2285).
Nisan yağmuru biriktirme geleneği azalsa da, özellikle Konya’nın kırsal bölgelerinde çeşitli şekillerde yaşatılıyor. Nisan yağmurunun şifasına inananlar yağmur yağarken leğen ve geniş ağızlı kapları açık alana bırakarak içine yağmur suyu dolmasını sağlıyorlar.
Bu kaplarda biriken sular daha sonra bidonlara aktarılarak, çeşitli şekillerde kullanılıyor. Saçları uzamayanlar saçlarını bu suyla yıkarken temiz kapta toplanan sular hastalıktan arınma düşüncesiyle içiliyor.
(Konya Mevlana Müzesindeki Nisan taşı)
İSLAM DİNİNDE NİSAN YAĞMURU
Enes (r.a.) anlatıyor: “Rasulullah (s.a.v) ile birlikteyken yağmur yağmıştı. Hemen başını açtı ve “Yağmur rabbimin yeni yarattığı ve indirdiği rahmettir” dedi. (Müslim)
Selçuklu’ya başkentlik yaptığı dönemde Konya’da nisan yağmurlarının kaplarda toplanarak hastalara şifa maçlı dağıtıldığı, yapılan yemeklerin içine katıldığı tarih kaynaklarında geçmektedir. O dönem Konya da Mevlana Dergâhında bulunan Mevleviler “nisan taşı” adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını gelen misafirlere ikram ediyorlar ve bu suyun hastalılara şifa olacağına inanıyorlardı.
UZMANLAR NİSAN YAĞMURUNU ÖNERİYOR
Uzmanlar nisan yağmuruyla alakalı yapılan bilimsel araştırma neticesinde ilkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla birlikte bitki ve ağaçların çiçek tozları, reçine, eterik yağları yani bitki kaynaklı yağlar ve çiçek polenlerinin rüzgâr ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığını bildirmişlerdir. Bu nedenle nisandaki yağmur yağışı sırasında havadaki bu zerrecikler yağmurla birlikte yeryüzüne düşer. Nisan yağmurları içme ve kullanma sırasında da bu özellikleri nedeniyle önemli yarar sağlar.
NİAN YAĞMURU NE ZAMAN TOPLANIR?
Rumi Takvime göre, Nisan ayının 2. yarısından 13 Mayıs’a kadar yağmur sularının temiz kaplarda toplanarak biriktirilmesi daha sonra kullanılması adet haline gelmiştir.
NİSAN YAĞMURU İLE YOĞURT MAYALANIR MI ?
Uzmanlar normal şartlarda suyla mayalanmanın olamayacağını, mayalama için laktik asidin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Bu asit özellikle yaş bitkilerin üzerinde oldukça yoğun ve ilkbaharda havaya karışma oranı çok yüksektir.
Dolayısıyla da yağmur vasıtasıyla yeryüzüne inerek açık ve özellikle de havası kirli olamayan yerlerde mayalanmayı sağlayabilmektedir.
İşte uzmanların yakın yüzyıllarda ulaşabildiği bu bilimsel gerçekleri Hz. Peygamber (SAV) 1400 küsür yıl önce bildirmiştir. Bu da İslam dininin azametini gösterir.