Tekirdağ’da halk temsilcilerini seçti

Türkiye Komünist Partisi yaklaşmakta olan parlamento seçimlerinde milletvekili adaylarını tüm Türkiye’ye yayılmış olan örgütlerinde belirlemeye devam ediyor.

Tekirdağ İl Örgütü de 20 Mart Pazar günü Çorlu’da gerçekleştirdiği toplantıda eşitlik ve özgürlük için adaylarını belirledi. Toplantıda TKP Merkez Konseyi üyesi Aydemir Güler konuşma yaptı.

Güler konuşmasında Türkiye’nin 100 yıl önceki sıkışmayı yeniden yaşadığını, o dönemdeki gibi bugün de komünistlerin bir çıkış yolu aradığını belirtti. Emekçilerin tanınmış bir kahraman arayışından kurtulup, örgütlenmesi gerektiğine vurgu yaparak, emekçilerin örgütlendiğinde her şeyi başarabileceklerini ifade etti ve halkın temsilcilerinin emekçiler olması gerektiğini söyledi. Türkiye’deki emekçi halkın; pazarlıksız, amasız, fakatsız temsil edecek bir solu hak ettiğini söyleyen Aydemir Güler “Bunun için Türkiye Komünist Partisi var” dedi.

Eşitlik ve özgürlük için halkın adayları seçildi

Toplantıda aday adayı olmak için başvuru yapanlar kendilerini tanıtarak konuşmalarını yaptı. Avukat Emir Ahmet Arda: “Bizim söylediğimiz söz çok açık. Biz bu çeteleri temizleyeceğiz. Parsel parsel satanları ve bu memleketi parsel parsel satmaya devam edeceklere ihtiyacımız yok. Komünistler bu siyasetin bir parçası değil. Şunu fark etmeliyiz; suça batmış, her yanı yolsuzlukla dolu siyasilerden, onları koruyan karanlık ilişkilerden, hepsinden daha kuvvetliyiz. Ben de bu mücadeleye katkı koymak, adaletsizlikle örgütlü bir mücadele sergilemek için seçimlerde aday olmak istediğimi sizlerle de paylaşmak isterim.” dedi.

Çerkezköy İşçi Evi Temsilcisi Hasan Koçak: “Ben mavi yaka bir işçiyim. Çerkezköy’de birkaç solcu ve örgütlü arkadaşken örgütlendik, sayımızı artırdık ve dayanışmayı ördüğümüz bir İşçi Evi açtık. Çorlu’daki arkadaşlarımız yardımı ile de emekçiler odaklı Trakya Emek gazetesini çıkarmaya başladık. Fabrikalarda grevler örgütledik, hakkımızı kazandık ve fabrikalara sendika getirdik. Görüyoruz ki biz bunları örgütlü mücadeleyle yaptık. Biz devrim talep ettikçe onlar bize haklarımızı vermek zorunda kalacaklar. Düzen partileri ufkumuzu kısıtlıyor ama biz o fabrikalara emekçiler olarak sahip olacağımız bir geleceğin hayalini kuruyoruz. Halkın temsilcilerinin siyasette bizi temsil etmesiyle ve örgütlenmekle ancak bu hayalimiz gerçek olabilir.” dedi.

Kadınlar yaşamı düzenin ikiyüzlülüğüyle değil, kendi elleriyle güzelleştirecek

Avukat Duygu Yavuz: “Bugüne bakıldığında hem Türkiye’de hem de dünyada kadınlar şiddete, sömürüye ve eşitsizliğe maruz kalmaya devam ediyor. Krizin yaşattığı sıkıntının büyük yükü kadınların omzunda. Temel hakların hiçbirinin sağlanmadığı ülkemizde bu anlamda kadın direnişinin önemi çok büyük. Şiddete, sömürüye karşı direnen kadınların mücadelelerine ortak olmak hepimizin sorumluluğunda. Aydınlık bir geleceğin varlığı kadınlar olarak zincirlerimizden kurtulmamıza bağlı. Bizler de Kadın Dayanışma Komiteleri aracılığıyla sesimizi büyütmek, hiçbir kadının yalnız olmadığını, bu yolu birlikte omuz omuza vererek yürüyeceğimizi söylüyor ve birlik olma çağrısında bulunuyoruz. Bugünün tablosunu değiştirmek bizlerin elinde. Bugünün tablosunu değiştirmek için, emekçi kadınların dayanışmayla güçleneceğini, şirketlerin hediye ettiği güllerle değil kendi elleriyle hayatlarını güzelleştireceklerini bildiğim için örgütlendim ve mücadele etmeye karar verdim.” dedi.

“Memleketimizi tüm sömürücülerden temizleyene kadar mücadelemize devam edeceğiz”

İlaç Emekçisi Yeliz Karbuz: “Ben Boyun Eğmeyen bir ilaç emekçisi olarak buradayım. 2003 yılında öğrenciyken Türkiye Komünist Partisi ile tanıştım ve o günden beri örgütlüyüm. İlaç patronları zengin olurken, işçiler temel ihtiyacı olan ilacı alıp tedavi olamıyor. Sağlık gibi bir temel ihtiyaca ulaşmak bu kadar zor olmamalı. Sağlık bizim temel hakkımız ve parayla satın alınır bir hizmete dönüştürülemez. Parababalarının yanında saf tutanların “gidiyorlarsa gitsinler” diyerek gösterdiği el kapılarını kapatacak güç örgütlülük olacaktır. Sağlık emekçilerinin, düzenin fiziksel, ruhsal, ekonomik ve siyasal şiddeti altında zorlandıkları düzeni kabul etmiyoruz. Memleketimizi tüm sömürücülerden, işbirlikçilerden temizleyene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bu mücadeleyi kendi yerelimde, yaşadığım mahallede, ilçede, ilde seçim süresince de sahiplenerek büyütmek için, ben de aday olmak istediğimi duyurmak isterim.” dedi.

Kağıt İşçisi Gökmen Kunduracıoğlu: “TKP gerek açıklamalarıyla gerek eylemleriyle dikkatimi çeken düşüncelerimde farklı bir bakış açısı yaratan sempati ve güven duyduğum bir partiydi. Özellikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yasaklara boyun eğmeyerek, holding reklamlarıyla uyutulan ve balkonlara hapsedilmek istenen cumhuriyetçileri meydanlarda toplayan ve elimizden alınan cumhuriyetin hesabını soran, “eşitlik yoksa yurttaşlık yok, ekmek yoksa cumhuriyet yok” diyerek kurtuluşun ancak sosyalist bir cumhuriyetin kurulmasıyla sağlanacağını açıklayan TKP benim için büyük bir umut ışığı oldu. Bu köhne düzen ve onun temsilcileri hakkında sosyal medya üzerinden kullandığım ifadeler nedeniyle hakkımda açılan bir dava sonucu örgütlenmeye karar verdim. Önce parti gönüllüsü olarak sonra da parti üyesi olarak örgütlü mücadelenin içerisinde yer almaya başladım. Bugün de burada milletvekili aday adayı olarak karşınızdayım. Bundan dolayı çok mutlu ve onurluyum.” dedi.

Metal İşçisi Polat Onar: “Ben bir işçiyim. İşçilerin birliğini savunmak ve haklarımızı korumak için doğru yerin Türkiye Komünist Partisi olduğuna inanıyorum. Bu yüzden ben de emekçi halkın temsilcisi olmak için adayım.” dedi.

Adayların konuşmalarının ardından toplantıya katılan TKP dostlarından bazıları Partili mücadele saflarına katıldılar.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir